Kentimizi tanıyalım Diyarbakır'daki camiler-2
Şeyh Yusuf Camii
Halk arasında Tabakhane Cami olarak bilinen Şeyh Yusuf Camisi’nin Kavvasoğlu Hacı ahmed tarafından yaptırıldığı vakfiyesinden anlaşılmaktadır.
Cami avlusunda Şeyh Yusuf Hemedani’nin olduğusöylenen bir türbeden ötürü de camiye onun ismi verilmiştir. Caminin mimari üslubu XVI. yüzyılda yapıldığına işaret etmektedir. Cami siyah kesme taştan son derece sade yapılmış, tek katlı oldukça küçük bir yapıdır.
Plan olarak tam bir düzen göstermemektedir. Caminin doğu ve batısından geçen sokaklardanötürü ibadet mekanı ile son cemaat yerinin dikdörtgen hatları bozulmuş, mihrap tarafı girişe göre daralmıştır.
İbadet mekanının üzerini düz tavanı desteklemektedir. Mihrap dışarıya doğru dikdörtgen şekilde taşkındır. Bunun iki tarafında dikdörtgen üç küçük pencere bulunmaktadır. Mihrap ve minberi herhangi bir özellik taşımamaktadır.
Şeyh Mattar ( Şeyh Mutahhar) Camii
Akkoyunlular döneminde 1500 yılında Sultan Kasım tarafından yaptırılan cami daha çok minaresiyle ün yapmıştır. Cami, kare planlı tek kubbelidir.
Camide, yanlarda üçer, kuzey ve güneyde ikişer penceresi olup tümünün iç ve dışında kemerle kapanan girintileri vardır. Minare yekpare taş sütun üzerinde dört köşeli olarak inşa edilmiştir.
Bu inanışa göre yedi defa sütunların altından geçenin dileği kabul edilir. Yapı dört ayaklı minaresi ile Anadolu’nun tek minare örneğidir. Bu minarenin dört ayağı 4 İslam mezhebini simgelemektedir.
Safa (Parlı) Camii
15. yy da inşaa edilen ünlü Parlı Safa Camii kendisinden çok minaresiyle ün yapmıştır. Caminin hemen yanında yer alan bol bezemeli minare, gösterişiyle camiyi geri planda bırakmıştır.
Kareplanlı tek kubbeli olarak inşa edilmiş olan caminin ibadet mekânı iki ayak ve duvar uzantıları üzerine oturan
bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbe dışarıdan yüksek bir kasnak üzerine oturtulmuş ve üzeri konik çatı ile örtülüdür. İbadet mekânının duvarları çinilerle kaplıdır.
Bu çiniler sekizgen ve üçgen şekillerde olup, değişik renklerle daha da zengin bir görünüm göstermektedir. Yapının önünde dört sütundan oluşan beş bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yerinin kubbeleri dışarıdan gizlenmiştir.
Giriş kapısı dışarıya doğru çıkıntı yapmakta olup, üzerine onarım kitabesi yerleştirilmiştir. Bu kitabenin altında, kapının da üzerinde kalan boşluğa sivri kemerli bir pencere açılmıştır.
Burada dikkati çeken bir nokta da son cemaat yerinin kemerleri arasına, sütunların üst kısmına çeşitli şekillerde madalyonların yerleştirilmiş oluşudur. Yapının ünlü minaresi eski dönemlerde özel bir kumaşla örtülür sadece cuma günleri açılırmış.
Caminin inşasında kullanılan malzemeler içerisine karıştırılan bir bitkiden dolayı çıkan mistik kokudan dolayı camiye “Parlı” yani “Kokulu” cami de denilmektedir.
Caminin sağında yer alan minaresi taş işçiliği yönünden oldukça ilgi çekicidir. Kaideden başlamak üzere külahına kadar kufi ve nesih yazılar, değişik biçim ve desenlerle bezelidir. Minaresindeki işlemelerden ötürü Anadolu’nun en zarif ve en görkemli minaresine sahip bir camiidir.