Savaşın kazananı olmaz!
Son günlerde yanı başımızda iki ülkenin arasındaki gerilim dün sabah itibariyle bir savaşa dönüştü. Tabi bu savaşın önüne geçebilmek mümkün müydü? Evet. Ancak girişimler zayıf ve çekingen olunca Ukrayna ve Rus savaşı başladı. Öncesi olanları yazıp herkesin bildiklerini anlatmaya gerek yok fakat unutulmamalıdır ki ‘Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz.’ Savaş karşıtları için dosdoğru bir söz bu. Ama savaş olmasını isteyenler açısından mutlaka bir kaybeden bulunmalıdır. Her savaşta,önce askeri sonra siyasi ölçütler kullanılarak kazanç-kayıp tartılır. Kim daha çok asker kaybetmiş, kimin toprağından daha çok gitmiş, kim hak ve çıkarlarını daha çok yitirmişse, savaşta o taraf yenilmiş kabul edilir! Bu soğuk ölçülerin içinde yapılan değerlendirmede ‘insan’ yoktur. Bir yığın sayı, anlaşma metinlerindeki maddeleri ve söylevler vardır; ama savaş süresince çektikleriyle, yokluklarıyla, acılarıyla, canından kanından kayıplarıyla insan yoktur. Çünkü hangi taraf kazanırsa kazansın, kaybeden insandır. Tam da burada insandan söz etmek savaşı kutsayanların uğruna gittikleri o kutsal amaçlarının üzerindeki örtüyü kısmen de olsun açar. Ve gerçeklerin göz önüne çıkmasını sağlar.
Tabi her seferinde tekrar savaşın kara propagandası devreye girer ve bu yürüttükleri ‘kutsal amaçları uğruna’ gerçeğin üzeri bir kez daha örtülür. Kameralar önünde göründüğünden yüzlerce kat daha fazla asıl kaybeden hayat cephenin gerisinde kendi haline kalır. Cephenin gerisinde kalanlar ise genelde çocuklar, yaşlılar, kadınlar ve savaşa karşı duranlardır. Geride kalanlar hep cephede canını verenlerin boşluğunu doldurma ile mücadele içerisinde olur. Sonunda elde kalan trajedi ve hem canından hem kanından kaybettiklerinin boşluğunu doldurmaya çalışanlar. Umarım asıl kazanan sağduyu olur, insanlık olur, barışolur… Savaş ve çatışmanın yeryüzünden silinmesi ümidiyle sağlıkla kalın.