Ülke genelinde artarak devam eden ulaşım sıkıntıları ve zam yapılan her türlü alana dair sorunlar Diyarbakır'da da etkisini fazlaca hissettiriyor.

Özellikle dar gelirli insanlarımızdan üzülerek şahit olduğumuz şikayetlerin bir çözüme ulaştırılması ve özel, resmi ulaşımı sağlayan tarafların istekleri ile vatandaşların kendi istekleri arasında ortak bir çözüm bulunması ehemmiyetini koruyor.

Vatandaşı ciddi anlamda tedirginliğe sürüklemiş zamlar bir taraftan devam ederken diğer vaziyette ise ulaşım ücretlerine yeni tarife ile getirilecek zamların, hala klimaların bile çalıştırılamayacak kadar yetersiz olduğunu düşündürtüyor. Eskiye oranla soğutucuların artık neden çalıştırılmadığı konusu son zamanlarda şahit olduğum bir durum olarak beni de her vatandaş gibi düşüncelere sürüklemiş durumda. Çözüm yoksa eğer ulaşım araçlarının eksikliğiyle tıklım tıklım olan dolmuş ve otobüslerde olmaktansa bari yürüyelim o zaman diyen kesim de bir hayli fazla. En azından kendi çözümünü kendi bulmaya çalışmış olmak her zaman takdir edilmiştir. Hem İllaki üreten her zaman istediği yolu da bulur.

Biter tabi ki neler bitmedi ki... Gerçi yolu bulmak yolda yürümekten her zaman daha zor olmuştur. Akıllıca atılımlar yapılırsa her derdin bir de dermanı olduğunu düşünen kesimden yana olmuşumdur. Eğitime teşvik, üretime teşvik, çiftçiye teşvik, hayat ve doğaya saygı için teşvik kampanyaları gibi konular üstünde durulması güçlü atılımlar olarak görülür. Bunlarda eksikliğe girilince başladığımız noktaya geri dönmemiz ve aynı sıkıntılardan tekrar geçmemiz kaçınılmaz olacak. Kararlaştırılan yeni ulaşım zamları konusunda ise dar gelirli vatandaşın bulduğu tek çözüm, ulaşım araçlarını kullanmak yerine yürümek olacak gibi görülüyor. Hem ulaşım araçlarının yetersizliği hem de bu araçların tıklım tıklım olması, artarak devam eden sıcaklıklarda nefes problemleriyle başa çıkmaya çalışan vatandaşı gitmesi gerektiği yere yürümeye zorlayacak.

Şimdi yaşamak zorunda kaldığımız her durum eski tarihlerde de az veya çok daha fazlasıyla yaşandı ve bizden sonra da Dünya döndükçe yaşamaya da devam edecek. Ekonomik krizin eşiğinde olduğumuzu gören her bireyin, 1929 Dünya ekonomik buhranı zamanında yaşayan bir ailenin gözüyle tüm toplumu yansıtmaya çalışan John Steinbeck'in "Gazap Üzümleri" eserini okumasını tavsiye ederek bu yazımı bitirirken birlik beraberlikten ayrılmamamızı diliyorum.