Diyarbakır; eski yapılarıyla bizlere geçmişten mesajlar vererek bu kadim topraklar üzerinde yaşamış medeniyetlerin tarihi ve kültürel mirasını sergiliyor.
Her bir yapı kendi diliyle bizimle konuşuyor gibi.
Dönemindeki zenginliği, yaşam biçimini, sosyal ve ekonomik durumu bizlere anlatıyor.
Bu önemli yapılardan biri de sosyal bütünlüğün örneklerinden biri olan hamamlar ve hamam mimarisidir.
Sosyal ve kültürel dokusuyla insanların sınıf farkı olmadan bir araya geldiği, önemli bir buluşma ve maddi manevi kirlerden arınma yeri.
Hamam kelimesi; "Hamma" Arapça'da ısıtmak, Ibranice'de sıcak olmak manasına gelir.
Günümüz Türkçesinde hamam; yıkanılan yer, banyo veya banyo yapılan yer anlamında kullanılmaktadır.
İnsanlar temizliği hem maddi hem de manevi olarak benimsemiş ve bunu bir bütün halinde yaşantısına yerleştirmiş.
İlk etapta nehirleri maddi manevi arınma yerleri olarak kullanmışlardır. Bazen arınma sembolü olarak nehirleri kutsal saymışlar. (Bu noktada küçük bir parantez açıp Dicle Nehri’ne atılan dilek yazılarını hatırlatmak isterim.)
Zamanla insanlar kendi yaşam alanlarını daha konforlu hale getirmek için birtakım yenilikler keşfetmişlerdir. Bu keşiflerden biri olan hamamlar, İlerleyen dönemlerde mimari yapılarla desteklenmiş ve suyun sağlık amacıyla kullanımı, hamam ve kaplıca gibi mekanlarının inşasına önemli fikirler sunmuştur.
Bu tür yapılar, özellikle insanların yıkanma ve temizlenme ihtiyaçlarına cevap vermektedir. Bununla birlikte, hamamlar her dönemde toplumların inançları doğrultusunda mimari değişim göstermiş ve sosyal yaşantıların bir parçası olmuştur.
Bu kavramların bütünleşmesiyle kültürel ve geleneksel bir anlam da kazanmıştır.
Bu sayede; sadece bir yıkanma yeri değil, “sağlık, sosyal ve kültürel etkinliklerin yaşandığı mekanlar” olarak değer kazanmıştır.
Hamamlar, mimarisi ve temizlik için kullanımıyla; kısıtlı olmayan, gelenekleri ile de farklı bir öneme sahip olan yerlerdendir.
Genel manasıyla hamamlar özellikle kadınların toplandığı, sohbetlerin ve neşeli eğlencelerin yaşandığı, erkek annelerinin oğullarına kız beğendiği güncel olaylardan haberdar oldukları mekanlar olarak kullanılmışlardır.
Bu sayede aynı bölgede yaşayan insanlar birbirlerinden haberdar olmuş ve toplumdaki sınıf farkı ortadan kalkmıştır.
Aslında günümüzde eksik olan iletişimin canlı bir şekilde yaşandığı yerlerden olmuştur.
Roma dönemine hamamlar;
İçerisinde kütüphane, spor müsabakaları yapılan alanlar ve çeşitli oyunların oynandığı, genelde öğleden sonraları çalışmaya son verilerek bu etkinliklerin yapıldığı bir sosyal kompleks bütünlüğü olan yerlerden olmuşlardır.
Diyarbakır gerek tarihi gerekse içinde barındırdığı medeniyetlerin bütünlüğü ile temizliğe farklı bir renk katmış. Kişisel ve manevi temizliğin dışında şehri de hamamlar sayesinde bu temizliğin içinde bir yere oturtmuş. Diyarbakır hamamları eski dönemlerde ısınma yöntemini temizlik ile birleştirmiş.
Bu hamamların hepsi şehrin çöpleri ile ısıtılırmış. Hamamda çöp yakmanın bir faydası da döneminde şehir içinde zerre kadar çöp kalmazmış. Hepsi zembillerle hamama taşınır ve yakılıp yok edilirmiş. Bu sayede şehir sokaklarında ve dışında çöplerden eser kalmaz şehir her zaman temiz olurmuş.
Kısacası temizliğe karşı bakış acılarını geliştiren, mimari yapılarıyla ve şehre kattığı kültürel katkılarıyla bizlere birbirimizden haberdar olmamız gerekliliğini öğreten hamamların; hizmete açılmasa bile gezilip görülebilir yerlerden olmalarının ve restore edilmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum.
Beton yığınları arasında sıkışıp kalmış ve birçoğunun yakılıp unutulmuş bu yerleri yeniden hatırlamanın öneminin anlaşılması umuduyla...