Gözlerimde yaş, seninkinde ışıltı!

Ülkemizin ekonomik durumu kiminin gözünde parıl parıl parlayıp umut veren bir ışıltı kimin gözünde ise dur durak bilmeyip can yakan gözyaşı misalidir.

 

“Görünen köy kılavuz istemez” demiş atalarımız. Öyle laf olsun gaf olsun diye söylememişler belli ki. Güzele çirkin diyemediğimiz gibi aksini de iddia edemeyiz. Hiçbir gerçek inkar edilip göz ardı edilemez. Mesela, iki kere iki 4 eder sonucu her yerde aynıdır. Bu bilimsel gerçeğin aksini iddia etmek olsa olsa aklını peynir ekmekle yemek, aklını yitirmek demektir. Yani gerçekler üzerine aksi açıklama yapmak, ancak gerçeği çarpıtmaya çalışmaktır. Ortada bir konu, bir sorun mevcutsa göz görür, tartışılıyorsa kulak duyar muhakkak.

 


Dediğim gibi hiçbir gerçek yadsınamaz ve üzerine aksi açıklamaların yapılması da gerçeklikten çok çok uzaktır. Öyle ki, göz ancak kendi gördüğüne kulak ancak kendi duyduğuna inanır; başkalarının görüş ve duyumlarına değil. Diyeceğim o ki;  kalbin aynası olan gözler hiçbir zaman yalan söylemez dil her ne kadar dile getirmese de gerçekleri. Atalarımızın dillere destan pek çok sözü günümüze ışık tutuyor. Onların sözleri bir yandan kişilerin özüne dokunup kişiliklerini gün yüzüne çıkarırken bir yandan da iş ve konuların gerçekliğini tüm çıplaklığıyla ortada, gözler önünde olduğunu gösteriyor bize. Örneğin atalarımız bir konu ile ilgili gerçeği yeniden açıklamaya gerek olmadığını “Görünen köy kılavuz istemez” sözüyle belirtmişlerdir.  


İşte bugün ülkemizdeki derin ekonomik sorunlar ve bu sorunların hiç olmadığını iddia edenler de bize “Görünen köy kılavuz istemez” atasözünü akıllara getirdi. Özellikle de son yıllarda haddini, sınırını aşıp artan fiyatlar, ardı arkası kesilmeyen zamlar, ateşi bir türlü sönmeyip alevlenen kur ve bunların doğurduğu içler acısı ağır sonuçlar ekonominin can çekişip kan kaybına uğramasına yol açtı.  Yaşanan bu yıkıcı ve öldürücü tablo karşısında ülkenin yöneticileri; borç altında ezdirilip evini geçindiremeyen gözü yaşlı, yüreği yanık vatandaş ve esnafa her zaman ki gibi çıkışı ‘kredi’ vermekte, onları her daim bankalara ‘borçlu’ çıkarmakta buldu ve buluyor. 

 

Bu güzelim ülkenin yöneticileri, 10 yıl öncesine dönüş için yoğun çaba gösterse de, birçok ekonomik destek paketi hayata geçirse de ipin ucunu ellerinden kaçırmış olsa gerek çöken ekonomiyi bir türlü canlandırıp uzun süreli ayakta tutamıyor. Her ay artan enflasyon ve işsizlikle birlikte temel gıda ürünlerinin dahi alınamadığı, ışığı ve ışıltısı olmayan karanlık bir yolda yüründüğü güzelim ülkemdeki vatandaşın gözlerinde hiçbir zaman gözyaşı eksik olmadı her ne kadar biri- lerinin gözlerinde ışıltı olsa da. 

 

Vatandaş ve esnaf ekonomideki rakamlara değil cebindeki paraya, evine götüreceği ekmeğe bakar. Onlar anlamaz ekonomi rakamlarından çünkü ekonomist olmadıkları için yormazlar kendilerini. Vatandaş ülkeyi yönetenlerin ekonomiden ötürü ışıl ışıl parlayan gözlerine bakınca, rakam değil aş görmek ister, umutsuzluk değil iş, huzur görmek ister, açlık değil ekmek görmek ister, karamsarlık değil yaşamayı görmek ister.

 

Ekonomi her ne kadar rakam işi, temenni işi, güven işi, istikrar işi, beklenti işi, gözlerdeki ışıltı olduğu denilse de; vatandaş aç ve açıkta kalmışsa kalıyorsa, bugünlere güveni, yarınlardan umudu, beklentisi yoksa eğer ışıl ışıl parlayan gözler solmuş ve o gözlerin feri de sönmüş demektir.  Işıl Işıl denilen gözler; ekonomik sorunlardan, geçimsizlikten, çaresizlikten, umutsuzluktan ötürü vatandaşın akarsu misali akan gözyaşlarını eğer ki durduramıyorsa,  gözlerdeki parıl parıl parlayan o ışıltı bence ekonomi işi değil umutsuzluğun, çaresizliğin, bitmişliğin, tükenmişliğin gözlere perde çekip karanlığa yol açtığı bir iştir.  Türkiye’deki ekonomik sıkıntılar yüzünden vatandaşın gözyaşları akarsu misali dur durak bilmezken, ekonomik sıkıntıları göremeyenlerin gözlerinde ise hiç sönmeyen bir ışıltı var. Işık saçıp hayırlı olur inşallah, bu ışıltı hepimize!