İslam’da kadın ve erkeğin yeri-3
Cahiliye devri Arap toplumunda kadının durumu böyle iken, Yahûdi ve Hristiyan toplumlarında da, durum bundan pek farklı değildi. Zira kadınların bu iki toplum yanında da ihtiyaç gidermek için kullanılan herhangi bir meta’dan farkları yoktu. Bu nedenle Yahudiler, her sabah dualarında: “Ezeli İlâhımız, kâinatın kralı, beni kadın yaratmadığın için hamdolsun” diye ilahlarına övgüde bulunurlarken, Hristiyanlar da: “Erkek kadın için değil, fakat kadın, erkek için yaratıldı.” gibi sakat bir anlayış içindeydiler.
Daha fazla detaya girmeden meseleyi kısaca arzedecek olursak, bu örneklerin dışındaki toplumlarda da, kadının durumu, örnek olarak sunulan tablodan pek farklı değildi.
İste zikri geçen ilke! ve sakat görüşlerin hüküm sürdüğü bir devirde, İslam güneşi doğmuş, hiçbir cins ve coğrafya ayrımına girmeden bütün cihanın ışık kaynağı olmuştur. Ancak hak hukuk tanımayanlar, bu durumdan rahatsız olurken, zulüm ve baskı altında olanlar da, artık rahat bir nefes almaya başlamışlardır. Varlıklı ve nüfuslu aileler içinde dünyaya göz açamayan dolaysıyla da itilip kakılmaya mahkum olan insanları, bunların en belirgin örneği olarak gösterebiliriz. Çünkü şimdi asırlardan beri büyük bir özlem içinde bekledikleri, “herkese insanca muamele dönemi” başlamıştır. Buna mukabil sadece soylu kimselere ve varlıklı ailelere uygulanan ayrıcalık dönemi de geride kalmıştır.