Pandemi derken, depremler derken, ekonomik krizle beraber gelen eğitimdeki eşitsizlikler derken, YKS sınavına başka şehirden girmek zorunda kalan fertler derken, seçim ve beraberinde gelen hususiyetler derken, 20 Temmuz tarihinde YKS sonuçları da açıklanmış oldu.

Bu kadar sorun ve sıkıntıdan sonra bir de sınavlardan istediğini alan isimler de olmuştur, beklediği puanı alamayan üniversite öğrencisi adayları da bulunmuştur. Peki, bizler gençlere ve üniversite okumak isteyen kişilere nasıl yardımcı olabiliriz? İşte, Mücadele Gazetesi vasıtasıyla bu bilgileri sizlere deneyimlerim doğrultusunda sunuyorum.

Mamafih geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin YKS (TYT-AYT) sonuçları açıklanırken, koca 4 yıl veya 2 yıl içerisinde hem kendilerini geliştirmek, hem de iş sektöründe başarılar sergilemek adına üniversite tercihlerini yapacakları sürece bir nevi giriş yapmış oldu.
 
1- Öncelik olarak sırf üniversite okumak için tercih yapılmamalıdır. Burada ne demek istediğimi sorar gibisiniz. Her şehirde açılan üniversiteler dolayısıyla çok düşük bir puan alan öğrenci bile mezuna kalıp gelecek yıl daha iyi bir puan nasıl alırım gayesi gütmeden, sırf üniversite okumak için rastgele tercihlerde bulunuyor. Aynı zamanda birçok genç de sırf asker, polis, güvenlik görevlisi, bekçi, vb. kolluk kuvvetlerinde yer almak için üniversite okuyor. Askerlik ve polislik hem ülkemiz, hem de dünya ülkeleri için çok kutsal bir meslektir. Önemlikle ülkemizde daha farklı ve değerli bir konuma sahiptir fakat çoğu zaman dostlarımızla yaptığım sohbetlerde gençlerin askerlik ve polisliği sevdiği ya da beğendiği için değil, sırf işsiz kalmamak ve hayatlarını idame ettirmek için seçtiklerini duyuyorum. Bundan dolayı gençlerimiz sırf üniversite okumak için tercihlerde bulunurlarsa, hiç bulunmasınlar daha iyidir. 4 yıllarını heba edeceklerine, 1 yıl daha hazırlanıp öyle okumaları daha mantıklı olacaktır.

2- Gençlerimiz her ne olursa olsun, ailelerinin seçeceği üniversiteyi, fakülteyi veyahut bölümü değil; kendi hayallerindeki üniversiteyi, fakülteyi veyahut bölümü seçsinler. Yaptığım araştırmalara göre gençlerin yarısı maalesef ki ailelerinin emrettiği, belirlediği ya da zorladığı bölümü tercih ediyor. Ancak gençlerimiz bu konuda hem cesur, hem de özgüvenli olsunlar. Ne olursa olsun aile baskısına uğrasalar bile, geleceklerini inşa edecekleri 4 yıllık eğitimi sadece ebeveyn hatırı için değil, kendi fikir dünyalarında belirlediği bölümü seçerek gerçekleştirsinler.
 
3- Başka bir şehirde eğitimlerini alsınlar. Bu sebeple de gençlerimiz üniversite tercihlerinde yaşadığı şehri değil, başka ufuklara yelken açmak için, bir başka şehri tercih etsinler. Bu sayede gençlerimiz yaşadıkları şehirde iş kolundan tutun da, birçok konuya kadar yaşam standartlarını yakalayamazlarsa, bu sayede üniversite tercihini yaptığı 2. Şehirde yeni bir hayat serüveni yaşayabilirler.
 
4- Kalitesi yüksek olan üniversiteler tercihlerde ilk sıraya konulmalıdır. Eğitim camiasında olmazsa olmaz bir diğer nokta da hiç şüphesiz öğrenim ve tahsilat alınacak olan üniversitedir. Büyükşehirlerin yer aldığı eğitimhanelerin verdiği öğrenimler ortadayken, tercihlerde ilk sıralara yaşadıkları kentin üniversitesini veya bölgedeki üniversiteleri tercih sırasına ilk olarak eklememelerini tavsiye ediyorum. Kısacası ya taban puanlarına ya da üniversitenin kalitesine ve hocalarına (unvan olarak profesör ya da doçent) göre tercih yapmaları kendilerine artı bir değer katacaktır.
 
5- Hangi bölümü tercih edecek olursanız olun, yabancı dil problemini kesinlikle üniversite okurken aşmanız gerekecektir. Bunun önemi, hem üniversite hayatı, hem de iş hayatı için oldukça büyüktür.
 
Değerli dostlarım, benim tecrübelerim doğrultusunda aktaracaklarım bu kadardı. Üniversite okumak zor ve meşakkatli bir girizgah olsa da, inanıyorum ki Türkiye Cumhuriyeti'nin değerli yurttaşları bu zorluğu çok basit bir şekilde aşacaklardır. 
 
Şimdiden üniversitelerinizin ve okuyacağınız bölümlerin hayırlara vesile olmasını temenni ederim. 

Sağlıcakla kalınız…