Bundan tam 57 yıl önce Türkiye spor camiasını en derinden etkileyecek olan önemli bir kararla Diyarbakırspor kurulmuştu.
Diyarbakırspor, Diyarbakır Amatör Ligi'nin iki ezeli rakibi Diclespor ve Yıldızspor kulüplerinin 24 Haziran 1968 tarihinde birleşmeleriyle kurulmuş ve Türkiye sporunu etkileyecek olan önemli ilkelere imza atmıştı. Nitekim efsane Diyarbakırspor'un ilk başkanlığını da dönemin Belediye Başkanı Nejat Cemiloğlu yapmıştı.
Evet, Diyarbakır ve Diyarbakırspor… Sadece kentin değil bölgenin de ağabeyi ya da hamisi olarak kabul edilen yeşil kırmızı efsane...
Medeniyetlerin beşiği, taşın hafızaya dönüştüğü kadim bir şehrin kıymet arz eden futbol kulübü...
Bu kadimliğin içinde yalnızca tarih yok, aynı zamanda tutkular, sevdalar, hayaller ve mücadeleler de var. Ve bu mücadelelerin belki de en renkli, en coşkulu olanı yeşil kırmızı renkleriyle Diyarbakırspor sevdasıdır.
Bu nedenle de köşe yazıma şu konuyu arz etmek istedim;
Kentin hafızasına ve dokusuna uygun olacak bir Diyarbakırspor Müzesi kurulmalıdır...
Bugün dünyanın dört bir yanında şehirler, spor kulüplerine ait müzeleriyle gurur duyuyor. Barcelona'nın Camp Nou’sundan, Galatasaray’ın Ali Sami Yen müzesine kadar birçok kulüp, geçmişini yaşatıyor. Türkiye'de bu gururu en çok taşıyan kulüp ise Trabzonspor. Özellikle kent merkezinde kurulan bu müzenin ziyaretçisi azımsanmayacak kadar fazla. Peki, Diyarbakır neden bu onuru kendi evlatlarına yaşatmasın?
Diyarbakırspor’un forması, zaferleri, küme düşüşleri, gözyaşları, marşları, unutulmaz golleri, deplasman sevinçleri… Bunların hepsi bir müzede yerini almalı. Çünkü bu sadece bir spor hatırası değil; aynı zamanda "bir halkın ortak duygularının mekânı" olacaktır.
Bir köşe düşünün: Tribünlerden alınmış bir parça koltuk, bugüne kadar alınmış tüm kupalar ve başarılar, Süper Lig fotoğrafları, efsane kaptanların imzalı formaları, ve yıllarca takımı yalnız bırakmayan taraftarların atkıları… Bu, Diyarbakır’ın kalbinde yer alan bir anı hazinesi olur.
Elbette böylesine bir müze projesi ciddi bir bütçe gerektirebilir. Ancak bu hayal, yalnızca kulübün sorumluluğunda olmamalı. Kentte faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları, yerel iş insanları, spor camiası ve il müdürlükleri bu projeye el vermeli. Ortak bir iş birliği modeliyle, kamu-özel sektör iş birliği sayesinde bu proje kolaylıkla hayata geçirilebilir.
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Dicle Üniversitesi, yerel ve ulusal basın kurumları ve kültür dernekleri bu konuda bir araya gelerek Diyarbakırspor yönetimiyle "ortak bir proje hazırlayabilir."
Bu müze sadece Diyarbakır halkına değil, dışarıdan gelen binlerce ziyaretçiye de kapılarını açabilir. Sporun barışçıl ve birleştirici gücü sayesinde, Diyarbakır’a gelen turistler bu müzeyi gezerek şehrin futbol geçmişine dair derin bir izlenim edinebilir. Böylece kent kültürüne bir katkı daha sağlanmış olur.
Ayrıca bu müze; okullardan öğrencilerin, üniversitelerden gençlerin, spor tarihçileri ve medya mensuplarının uğrak noktası haline gelebilir. Sporla büyüyen nesillere bir rol model, geçmişten ilham alanlara bir kıvılcım olur. Bu nedenle kurulacak her vitrin, sadece eski bir eşya değil; bir hikâyenin taşıyıcısı olacaktır.
Yazımı sonlandırırken, efsane Diyarbakırspor'un 57'nci kuruluş yıldönümünü kutluyorum. Nice 57'li yaşlara diyorum...
Bir sonraki yazımızda görüşmemiz dileğiyle. Yeşil kırmızı renklerle kalın...