Bu günkü Rusya Federasyonu içerisinde yaşayan ve sayıları milyonlarla ifade edilen Türkler arkasında üç tane kayda değer ve yarı bağımsız Cumhuriyet bulunmaktadır.

Bunlar Tataristan, Başkurdistan ve Çuvaşistan Özerk Cumhuriyetleridir. Bu Cumhuriyette, yaklaşık 2 milyon civarında, Çuvaş Türkleri yaşamaktadır.
Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebine inanmış olan bu insanların tarihin derinliklerinde Orta Asya’dan Doğu Avrupa’ya göç eden Hunlar, Hazarlar, Peçenekler, Bulgarlar gibi Türk toplulukları arasında yer aldıkları bilinmektedir. Çuvaşların kökeninin Ön Bulgarlar dağıldıktan sonra bugünkü İdil bölgesine yerleşen İdil Bulgarları'ndan geldiği düşünülmektedir. 2-4. yüzyıllardan başlayarak bölgeye yerleşen çok sayıda Türk topluluğu ile birlikte bazı yerli Fin-Ugor halklarının da Türkleşip Çuvaşların etnik kökeninde yer aldıkları tahmin edilmektedir.
1237 yılında İdil Bulgar devleti Moğol-Türk ordusu tarafından yıkılmıştır. Daha sonra aynı bölgede kurulan Altın Ordu devletinin sınırları bugünkü Çuvaşistan topraklarını kaplıyordu. 14. yüzyılda Altın Ordu devleti parçalanmaya başlamış, 15. yüzyıl sıralarında ise Kazan Hanlığı bugünkü Çuvaşistan topraklarını içine alıyordu. Daha sonra Kazan Hanlığı Rus çarı Korkunç İvan tarafından 1552'de yıkılmıştır. Çuvaş adına da ilk defa 15. yüzyılın ilk çeyreğinde, Rus kaynaklarında rastlanmaktadır.
Bu tarihten sonra ellerindeki bütün toprakları yitiren ve Ruslara haraç ödemek zorunda kalan Çuvaş köylüleri, daha önce uğraşmakta oldukları çiftçiliklerini bırakıp işçilik ve taşımacılık yapmaya başlamışlardır. İş arayan Çuvaşların bir bölümü de Türkiye'ye göç etmiştir. 1650 yılında Moskova ve Çuvaşistan birleşmiş, Çuvaşistan toprakları 17. yüzyılda Simbirsk ve Kazan eyaletleri arasında paylaşılmıştır.
9. yüzyılla birlikte ve daha sonra Altın Ordu devleti sıralarında çoğu müslüman olan Çuvaşlar, Rus egemenliği altına girdikten sonra hızla Hristiyanlaşmışlardır. Tatarların tersine Çuvaşların çoğu vaftiz olmuştur. Ruslar bu bölgede misyonerlik amacı ile İncil'i Çuvaşça'ya çevirmeye çalışmış, misyonerlere Çuvaşça gramer eğitimi vermek amacıyla 1769'da ilk Çuvaşça gramer hazırlanmıştır. Kazan Üniversitesi "Doğu dilleri fakültesi" dil alanındaki çalışmalara öncülük etmiştir.
20. yüzyılın başlarında bugünkü Çuvaşistan bölgesinde hükûmet karşıtı gelişmelerin yaşanması ile birlikte 1917 yılının Mart ayında Şupaşkar'da bir Sovyet gücü oluşturulup 1918 yılının Mayıs ayında bütün Çuvaşistan’a yayılmıştır. Karşıt görüşler sivil savaş boyunca bu bölgede sürekli çatışma halindeydi ve sonunda Bolşevikler kontrolü ele almışlardır. Bunun sonucunda 24 Haziran 1920 tarihinde Sovyetler Birliği içerisinde Çuvaş Özerk Bölgesi oluşturuldu. 1925'te de adı Çuvaş Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne dönüştürüldü. 1990'dan sonra da SSCB içerisinde Çuvaş Cumhuriyeti adını aldı.
Kısaca Çuvaşistan enilan bu Çuvaş Cumhuriyeti, Rusya'nın içinde yer alan federe cumhuriyettir. Cumhuriyetin adını aldığı Çuvaşlar, o coğrafyadaki Türk halklarından biridir. Bu ülkenin Yüzölçümü 18.300 km²'dir. Nüfusu ise 2 milyon civarında olup, Başkenti Çeboksarı'dır. Çuvaşların %15'i Başkurtistan ve Tataristan Cumhuriyeti sınırları içinde yaşamaktadır. Rusya Federasyonu’nun öteki bölgelerinde de yarım milyon dolayında Çuvaş Türk’ü bulunmaktadır.
Çuvaşlar Orta Volga bölgesinde, kapalı bir toplum olarak yaşarlar. Ülke nüfusunun %60'ı şehirlerde yaşamaktadır.
Çuvaş Cumhuriyeti, Avrupa Rusyası'nın merkezinde, Volga-vyatka ekonomik bölgesinin ortasında, çoğunlukla Volga Nehri'nin batısında, Volga Yaylası'nda yer almaktadır.Kuzeyde Mari El Cumhuriyeti, batıda Nizhny Novgorod Vilayeti, güneybatıda Mordovya Cumhuriyeti, güneyde Ulyanovsk Vilayeti ve Doğu ve güneydoğuda Tataristan Cumhuriyeti ile sınırlanmıştır. Cumhuriyette iki binden fazla nehir (en önemlileri Volga, sura ve Tsivil) ve dört yüz göl vardır. Volga Nehri Vadisi rezervuarlarının bir kısmı Cumhuriyetin kuzeyindedir ve Sura Nehri, Cumhuriyetin Batı sınırı boyunca Volga'ya doğru akar. Doğal kaynaklar arasında alçı, kum, kil, sapropel yatakları, fosforit ve turba bulunur. Petrol ve doğal gaz yatakları vardır, ancak bunların çıkarılması henüz ticari olarak takip edilmemiştir. Ormanlar, çoğunlukla Sura Nehri boyunca güneyde, arazinin yaklaşık %30'unu kaplar.
Çuvaş Cumhuriyeti, Orta Volga bölgesindeki en kalabalık ve en verimli ülkedir. Verimli toprakları üzerinde yaprak döken ormanlıklar vardır. Tarımda, buğday ve şeker pancarı, domuz ve sığırlar, tüm bölge için tipik olan çavdar, yulaf, arpa ve süt sığırlarından daha önemli hale gelmiştir. Çuvaş ekonomisi sanayi ve tarıma dayalıdır. Sanayi kolu makine, dokuma, elektrik, alkol, kâğıt, kereste, kimyadır. Çuvaşistan'da yaklaşık 300 sanayi kuruluşu bulunmaktadır.
Çuvaşlar’ın gelenek ve göreneklerinde eski inançlarına ait pek çok ize rastlanmaktadır. Çuvaş halk inancında “Turǎ” su, ateş, yel, toprak, güneş, ay, yıldırım gibi birçok tabii kuvvete hükmeden tek bir varlığın adı olup Eski Türkçe’deki Tengri (Tanrı) kelimesinin Çuvaşça’daki şeklidir. Eski Türkler’de Tengri hem “Tanrı” hem “gökyüzü” anlamındaydı. Çuvaşlar’da ise Turǎ sadece İslâm inancındaki Allah kavramı karşılığı olarak kullanılmaktadır. Turǎ’nın hizmetinde “pireşti” (ferişteh, melek gibi) denen iyi ruhlar bulunur. “Esrel” (Azrâil) ismi Tatarca yoluyla Çuvaşça’ya geçmiştir ve her zaman ölümü hatırlattığı için daha çok beddua şeklindeki sözler içinde kullanılır.Çuvaşlar’ın dinî hayatında, folklorunda, kişi ve yer adlarında İslâmiyet’in tesiriyle yerleşmiş yüzlerce Arapça ve Farsça kelime bulunmaktadır. Bunların bazıları asıl anlamından farklı bir mânada kullanılmaktadır. Meselâ Farsça peygamber kelimesi Çuvaşça’da “pihampar” şeklini almıştır
“Aşapatman” Çuvaşça’ya, Hz. Muhammed’in hanımı Âişe ile kızı Fâtıma’nın isimlerinin birleşerek Tatarca’ya giren Ayşa-Fatman şeklinden geçmiştir. Aşapatman Çuvaş folklorunda altın saçlı, inci dişli, gaipten haber veren, insanları her türlü kötü büyülere karşı koruyan ve çevresi sık ormanlarla çevrili yuvarlak bir göl içinde oturan bir kadın olarak tasavvur edilir.
Çuvaş kişi adlarında Arapça ve Farsça asıllı olanlar pek çoktur. Aytar (Haydar), Ali, Arǎn (Hârun) Ehmet (Ahmed), Elime (Âlime), Emine, Emir, Epnesir (Abdünnasr), Epselim (Ebû Selim), Epterüş (Abdurrahman), Etěl (Âdil), İskak (İshak), Kelistan (Gülistan), Pesulla (Feyzullah), Ristem (Rüstem) bunlardan bazılarıdır.
Çuvaşlar’ın ataları olan İdil Bulgarları arasında okuma yazma bilenler var idiyse de yazının halk arasında yaygın olarak kullanıldığı söylenemez. Eski Çuvaşça olarak adlandırılabilen İdil Bulgarcası’ndan günümüze ulaşan metinler, sadece XIII-XIV. yüzyıllardan kalma mezar taşlarındaki Arap harfleriyle yazılmış olan klişeleşmiş sözlerdir. Bunlar Arapça ve eski Çuvaşça sayılan Bulgar Türkçesi karışımı metinlerdir. Bazı kaynaklarda, Bulgarlar arasında XII. yüzyılda kadılık, imamlık ve şeyhlik yapmış olan Ya‘kūb b. Nu‘mân adlı kişinin bir Bulgar tarihi yazdığı zikrediliyorsa da böyle bir eser henüz ele geçmemiştir. İdil Bulgarları arasında X. yüzyıl başlarında İslâm dini yayılmaya başladı ve bu faaliyet, Bulgar Hanı Şelkey oğlu Almış’ın ricası üzerine Abbâsî Halifesi Muktedir-Billâh’ın gönderdiği elçi maiyetindeki din âlimleri ve mimarların 922 yılında Bulgar ülkesine varmasıyla daha belirgin bir resmiyet kazandı. Din esaslarını öğrenme gayesiyle okuma yazma öğrenenlerin sayısı çoğaldı. Ancak bu kültür faaliyeti halk kesimine yayılmadı ve birkaç yüzyıl sonra okuma yazma halk arasında tamamen unutuldu. Yazıya yabancılık XIX. yüzyılın ortalarına kadar devam etti.
***
Yarım yüzyıldır Makedonya’ya giderim. Bu gidişlerimin birçoğu, bu ülkenin Struga kentinde düzenlenen “Uluslararası Şiir Festivali” nedeniyledir. Bu festivallerde, hem Türkiye’den gelen, hem de değişik ülkelerden bu festivale davet edilen ünlü şairler ve edebiyat insanlarıyla tanışmak hatta bazılarıyla dost olmak imkanını buldum. Bunlardan birisi SSCB Şairler grubuyla gelen Çuvaş şair Ayhi idi.

Çuvaş Şair Ayhi ile


Türkiye’deki kültürel etkinliklere defalarca iştirak etmiş olan bir Çuvaş dostum da İlya İvanov’dur. Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu olarak Türkiye’de düzenlediğimiz Türk Dünyası ile ilgili kimi bilimsel toplantılara davet edip, Çuvaş Folkloru hakkında konuşturduğum İlya vasıtasıyla, Türkiye’de, örneğin Silifke ve Akçaabad uluslararası folklor festivallerine Çuvaş folklor gruplarının katılımını sağladık.


Çuvaş Folklor Gr. İle Akçaabad’da bu foto çekilirken ben de aralarına girmiştim.