Tarihin derinliklerinden yükselen Diyarbakır… Medeniyetlerin izini taşıyan bu kadim şehir, sadece taş duvarlarıyla değil, insanlarının yüreğiyle de hafızalarda yer edinmiştir.

Nice yiğitliklerin, nice unutulmuş hikâyelerin beşiğidir burası. Ve o hikâyelerden biri, bugün hâlâ vicdanlara dokunan bir adalet çağrısıdır: Diyarbakır İmdad Cemiyeti.

1919’da kurulan bu cemiyet, işgal ve çöküş yıllarının ortasında, rüşvetin, adaletsizliğin kol gezdiği bir dönemde adeta bir umut feneri gibiydi. Kısa ömrüne rağmen halkın vicdanını dile getirdi, hakkı savundu. O dönem sona erdi belki ama bıraktığı etki, özellikle bugün, dijital çağda yeniden hayat bulmak üzere aramızda dolaşıyor.

Peki, bundan tam bir asır önce yükselen bu “imdat” çığlığına dijital dünyada nasıl bir karşılık verebiliriz? Gençlerimizi sadece ekran başında tüketici olmak yerine, dijital iyilik hareketinin birer neferi haline nasıl getirebiliriz? Tam da burada, geçmişin ruhunu bugünün araçlarıyla buluşturmak gibi bir sorumluluğumuz doğuyor.

Diyarbakır İmdad Cemiyeti’nin ruhunu yaşatmak, bugünün sosyal medya mecralarında adalet ve iyilik için yeniden var etmek mümkün. Bir tweet, bir video, bir dijital kampanya; hepsi toplumsal dönüşümün küçük ama güçlü adımları olabilir.

Belki de bugün, yeni bir “İmdad Cemiyeti” dijitalde kurulmalı. Rüşvete karşı, ayrımcılığa karşı, adaletsizliğe karşı gençlerin sesi olmalı. Ve bu ses, tıpkı yüzyıl önce olduğu gibi, halkın vicdanını harekete geçirmeli.

Unutmayalım: Geçmiş, sadece hatırlanmak için değil, yeniden inşa edilmek içindir.

Not: Bu yazı, Dicle Üniversitesi’nden Dr. Hakan Asan’ın Diyarbakır İmdad Cemiyeti üzerine kaleme aldığı değerli akademik çalışmasından ilhamla hazırlanmıştır. Kendisine tarihimize ışık tutan bu kıymetli katkılarından dolayı teşekkür ederim.