Diyarbakır Özlemi İçerisinde
BELLEĞİMDEN DAMLALAR DİYARBAKIR ÖZLEMİ İÇERİSİNDE
Kamu güvenlik görevlilerinin, “Şark Hizmeti” adı altında, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde, zorunlu görev yaptıkları bilinen gerçektir. Bu cümleden olarak, ben de 5 yıl süreyle, görev yaptım. Ama Diyarbakır’ı öylesine sevmiş ve benimsemiştik ki, kaleme aldığım kısa bir yazı ile bir de şiircik yazarak Mücadele Gazetesi’ne göndermiştim. Aşağıda bu gazetenin 06 Ekim 1971 tarihli nüshasında yayımlanan yazıyı yayımlıyorum:
*
Nihat Erim hükümetinin doğu ve güneydoğu Anadolu bölgelerine yakın ilgi göstermekte olduğunu görmekle memnun olmaktayız. Yıllardır kaderine terk edilmiş bulunan bu bölgelerin yakın bir gelecekte layık olduğu sosyal ve ekonomik seviyeye ulaşacağına inancımız tamdır.
Keza, “Şarkın Paris’i” olarak tanımlanan Diyarbakır’ın, öncelikle “Ziya Gökalp Üniversitesi”ne kavuşması, sonra da öteki sorunlarının çözümlenmesi en büyük dileğimizdir. (Sonraki yıllarda bu üniversite kuruldu ve ben bu üniversite tarafından düzenlenen bilimsel bir sempozyuma da katılarak bildiri sundum.)
Diyarbakır ve tüm Güneydoğu öyle bir bölgedir ki, bölgeye ilk kez gelenler, önceleri büyük bir yadırgama içerisinde bocalar ve kaçmak isterler. Sonraları, muhit genişleyip, çeşitli dostlar edindikçe, bölge ve insanlar sevilir ve ayrılmak zorunda kalınca da üzüntü duyarlar…
Biz Diyarbakır’da kaldığımız beş yıllık süre içerisinde bu şehre öylesine alışmış ve öylesine sıcakkanlı dostlar edinmiştik ki, hâlâ daha ayrılmış olmanın üzüntüsünü yaşıyoruz. Bu özlem içerisinde duygularımızı dizeler halinde şöylece alt-alta sıralayıverdik:
V E D A
Veda Kara Amid’e
Bakır diyarı Diyarbakır’a veda
Gökalp’in, Nazif’in
Tarancı’nın, Ali Emiri’nin
Ve daha yüzlercesinin
Kenti
Hakkında tarihler ve destanlar yazdıran
Şarkın Paris’i Diyarbakır’a veda
Veda Kara Amid’e hizmet edenlere
Cemiloğlu’na, Beysanoğlu’na, Azizoğlu’na
Yurdunu, ulusunu yürekten sevenlere veda
Veda Diyarbakırspora
Muzaffer’e, İsmail’e, Öğretmen Nazmi’ye
Ayspor’a. Karacadağ’a
Tüm takımlara ve sporcularına veda
Veda tüm kapılara
Dağkapı’ya, Mardinkapı’ya, Yenikapı’ya veda
Veda muhteşem surlara
Evlibeden, Yedikardeş burçlarına veda
Sultan Süleyman’a, Nebi’ye veda
Hasan Paşa’ya, Melek Ahmet Paşa’ya veda
Sur içine, sur dışına
Yenişehir’e, Bağlar’a veda
Veda Dicle’ye
Veda dostlara
Garan’lara, Sayılan’lara, İşmen’lere
Ve tüm ötekilere
Veda tüm Diyarbakır’a
Şarkın Paris’i Diyarbakır’a veda
Veda Ben-u Sen
Veda
Elveda Diyarbakır
Elveda…
Bu elbette bir şiir değil… Elbette ki bu dizelerde şiir sanatından bir şeyler aramamak gerekir. Ama gerçek olan bir şey varsa o da duygularımın içtenliğidir.
Gönlümüz istiyor ki Diyarbakır ve tüm yöresi kısa bir zaman sonra, Türkiye’mizin parmakla gösterilecek kentleri arasında yer alsın…