Hepimizin hayatında görünmez ama çok güçlü bir misafir var: stres. İş, okul, aile ve sosyal sorumluluklar derken günlük hayatın temposu arttıkça stres de yanımıza oturuyor.
Ancak çoğu zaman fark etmediğimiz bir şey var: Stres, sadece ruh halimizi değil, sofradaki seçimlerimizi de şekillendiriyor. Stres anında bedenimiz adeta savaş ya da kaç tepkisine hazırlanır. Kalp daha hızlı çarpar, nefes alışverişi hızlanır, kan damarları genişler, göz bebekleri büyür. Karaciğer daha fazla şeker salar, dalak daha çok kan üretir, sindirim yavaşlar.
Bu değişiklikler kısa süreli olduğunda vücut için koruyucu olabilir. Ama uzun süre devam ettiğinde enerji tükenir, beden bu yükü taşıyamaz hale gelir ve sağlık sorunları baş göstermeye başlar. Stres anında salgılanan kortizol hormonu, yağ hücrelerindeki enerjiyi açığa çıkarır ve beyne yakıt lazım sinyali gönderir. Bu yüzden stres yaşayan kişilerde sık sık yemek yeme isteği doğar. Özellikle karbonhidrat ve yağ içeriği yüksek yiyecekler, kızartmalar, cipsler, tatlılar, abur cuburlar bu anlarda cazip hale gelir. Böylece hızlı kalori alımı başlar ama bu kaloriler genellikle sağlıksız besinlerden gelir. Dahası, bu tür beslenme tarzı yağın vücutta özellikle bel bölgesinde depolanmasına yol açar. Yani stres, yalnızca ruh sağlığımızı değil, beden sağlığımızı da doğrudan tehdit eder.
Aslında tabağımıza koyduğumuz yiyecekler, stresle baş etme gücümüzü de doğrudan etkiler. Dengesiz ve yetersiz beslenme, mutluluk hormonlarının üretimini azaltır. Örneğin düşük protein ya da vitamin eksiklikleri; depresyon ve kaygıyı artırabilir. Tam tersi durumda, dengeli öğünler ve doğru besinler ruh halini dengeleyip enerji seviyesini yükseltir. B vitaminleri, omega-3 yağ asitleri, yeşil yapraklı sebzeler ve kuruyemişler bu açıdan değerli besinlerdir. Stres tamamen hayatımızdan çıkmayacak, ama onu yönetmek mümkün. İşte birkaç küçük öneri sıralayabiliriz. Güne çeşitli ve besleyici bir kahvaltıyla başlayın. Kendinizi rahatlatacak nefes ve gevşeme tekniklerini öğrenin. Günlük yaşamda stresi tetikleyen faktörleri azaltmaya çalışın. Dua ve ibadetle ilgilenin veya günde en az 20–30 dakika nefes egzersizi ya da meditasyon yapın. Hobilerinize zaman ayırın. Kitap okumak, kedi köpekle ilgilenmek beslemek gezdirmek gibi. Spor yapmayı bir alışkanlık haline getirin. Besin değeri yüksek, kalorisi dengeli yiyecekleri tercih edin. Açlık anında abur cubura yönelmek yerine sağlıklı atıştırmalıklar seçin. Günlük 7-8 saat kaliteli bir uyku, 10-12 bardak su tüketimi stresle baş etmeyi daha da kolaylaştırır.
Unutmayalım: Stresi silemeyiz ama onunla nasıl baş edeceğimizi öğrenebiliriz. Sağlıklı beslenme bu süreçte en güçlü silahımızdır. Belki yoğun bir günün sonunda tatlıya sarılmak cazip gelebilir ama bir tabak renkli salata, bir avuç ceviz ya da keyifli bir yürüyüş hem bedenimize hem ruhumuza çok daha iyi gelir. Hayatın temposunu kontrol edemesek de, yeme davranışımızı yönetebiliriz. Çünkü bazen en büyük stres ilacı, tabağımızda saklıdır.