Şevket Beysanoğlu 1

BELLEĞİMDEN DAMLALAR: ŞEVKET  BEYSANOĞLU

 

Vefatından 19 yıl sonra. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi 500 Evler’de bir Şevket Beysanoğlu Parkı düzenledi ve bu parkın açılışı, geçtiğimiz günlerde Vali Münir Karaloğlu tarafından açıldı. Sayın Valinin, Şevket Beysanoğlu’nun ‘kara sevdam Diyarbakır’ şiirini okuması büyük alkış aldı. Vali Karaloğlu, “Şevket bey gerçekten bu şehre çok katkısı olan değer katan büyüklerimizden bir tanesi onun isminin Diyarbakır’da bir parkta yaşatılması onu genç nesillere bir şekilde isminin hatırlatılması bu şehir için önemlidir” dedi. Vali ile birlikte, Diyarbakır Milletvekilleri Oya Eronat, Mehdi Eker, Ebubekir Bal, bazı bürokratlar ve birçok hemşehrinin katılımı ile açılan park, hiç kuşkusuz, ülke genelinde Beysanoğlu’nu tanıyanlar tarafından da sevinçle karşılandı. Bu vesileyle ben de, bu parkı Diyarbakır’a kazandırmış olan herkese şükranlarımı sunuyorum.

 

***

                İnsan hayatında mekânların ve kişilerin çok önemli yeri vardır. Bir köy ya da şehir, bir insan hayatında son derece büyük olaylara sahne olabilir ve o yer, o insan için her zaman büyük önem arzeder. Bir kişi, bir başka kişiyi etkileyip hayatına yön verebilir. Dolayısıyla o kişi, unutulmayanlar arasında ya da başındadır. İşte benim unutmadığım ve ölünceye değin unutmayacağım kişiler arasında Şevket Beysanoğlu listenin en üstündedir.

               

                Şevket Beysanoğlu’nun, Diyarbakır Folkloru ve genel kültürü ile ilgili eserlerini ilk olarak, Halk Kütüphanesinde gördükten sonra, aynı çalışmaları ben de Afyonkarahisar için yapabilirim düşüncesi benliğimi sardı. Dolayısıyla Beysanoğlu’nun eserleri bana ilham verdi, beni yönlendirdi. Bundan dolayıdır ki, Beysanoğlu benim ustamdır. Manevi de olsa onu usta saydım ve çalışmalarını kendime örnek aldım. Aslında o, benim gibi daha başka birçok kişiye de ilham kaynağı olmuştur. Onun yayınladığı eserlerden yararlanan bilim adamlarının sayıları az değildir. Böyle olduğu içindir ki, bugüne kadar onunla ilgili pek çok yazılar yazılmış, üniversitelerde onun hakkında tezler hazırlanmıştır. Dolayısıyla Beysanoğlu, Türk kültür hayatının önde gelen isimleri arasındadır.

 

                Yaşam Öyküsü

                Peki kim Şevket Beysanoğlu?...

                01 Ağustos 1920 tarihinde Diyarbakır’da dünyaya geldi. Babası Diyarbakırlı bir bilgin olan Molla Ahmet’tir. Annesi Esma Hanım da Diyarbakır’lıdır. 1932’de İsmet Paşa ilkokulunu, 1938’de Diyarbakır Lisesi’ni, 1942’de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Hakimlik stajını ve askerlik hizmetini tamamladıktan sonra, Başkale hakim yardımcılığı, Avanos ceza hakimliği görevlerinde bulunduktan sonra, 1950’de Diyarbakır’da avukat olarak çalışmaya başladı.

 

                Dört çocuğu bulunan Beysanoğlu, iki oğlunun yüksek tahsilleri nedeniyle, 1968’de Ankara’ya nakl-i mekân etti ve avukatlığı da bıraktı.

 

                Beysanoğlu, geleneksel Türk şiiri kurallarına uygun olarak şiirler yazan, iyi bir şairdi…

1951 yılında “Mahdut Mes’uliyetli Diyarbakır Yeni Evler Yapı Kooperatifi”nin kurucularındandı. Bu kooperatif, Diyarbakır’ın modern bir görünüm almasında önemli işlevlerde bulundu…

Gazeteciydi. Diyarbakır yerel basınında en çok yazısı çıkan yazardı…Diyarbakır Gazeteciler Cemiyeti’nin 1954-1956 yılları arasında başkanlığını yapmıştı…

 

1943’de kurulan “Diyarbakır Halk Musikisi Cemiyeti”nin kurucuları arasında yer aldı. Kurulduğu ilk yıllarda başkanlığını ünlü müzik adamı Celal Güzelses’in yaptığı bu derneğin gelişmesinde büyük rolü olmuştu… Bu cemiyet Diyarbakır gençliğinin folklora yönelmesinde etkili olmuştu. Dernek Diyarbakır türkülerinin derlenip yayımlanmasında önemli hizmetlerde bulunmuştur.

 

Beysanoğlu, Diyarbakır için gerçekleştirdiği hizmetlerin çoğunu, “Diyarbakır Tanıtma ve Turizm Derneği” bünyesinde yaptı. 1954-1968 yılları arasında başkanlığını yaptığı bu derneği, Ankara’ya giderken, samimi dostu Adil Tekin’e teslim etmiş, ama bu zatın vefatından sonra da dernek münfesih hale gelmiştir.

 

Beysanoğlu Son derece zengin kütüphanesini, Dicle Üniversitesi’ne bağışladı.

Değerli ustam, can ağabeyim, naçizane başkanlığını yaptığım  Folklor Araştırmaları Kurumu bürosuna sık sık uğrar, gönlümüzü alır, bizi motive ederdi. Her gelişinde de elinde ya bir yeni kitabı ya da Ziya Gökalp dergisinin yeni bir sayısı olurdu. Beyefendi bir insandı. Hani derler ya; gerçek bir Osmanlı Efendisi…Ne yazık ki, insanlar doğuyor, yaşıyor ve ölüyorlardı. Nitekim ecel onun da yakasına yapışmış ve 23 Nisan 2003 tarihinde aramızdan alıp götürmüştü.

 

Beysanoğlu evinde