Diyarbakır’da yazlar artık sadece sıcak değil; yakıcı, yıpratıcı ve her geçen yıl daha uzun. Çünkü Diyarbakır artık sadece gündüz değil, gece de yanıyor.
Diyarbakır’da gündüz saatlerinde kent dört bir yandan güneşi içine çekiyor; geceyse bu ısıyı adeta üzerimize kusuyor. Eskiden gün batımıyla serinlik gelirdi, şimdi ise geceler de boğucu. Bu tabloyu sadece küresel iklim krizine bağlamak kolaycılık olur. Elbette küresel ısınma büyük bir etken ama bizim de bu gidişatta ciddi bir payımız var. Son 30 yılda şehir hızla betonlaştı, taş evlerin gölgeleri kayboldu, dut ağaçlarının yerini cam cepheli yüksek yapılar aldı. Çeşmeler sustu, serinleyen sokaklar, kavrulan koridorlara dönüştü.
Veriler ne söylüyor?
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün kayıtlarına göre, 1929’da Diyarbakır’da haziran ayı ortalama sıcaklığı 26,9 derece iken, bu rakam 2024’te 30,8 dereceye yükseldi. Temmuz ve ağustos aylarında ise 46 dereceyi aşan günler yaşandı. Bu birkaç yıllık dalgalanma değil; yaklaşık yüzyıllık net bir yükseliş eğrisi.
Ve işin daha da vahim boyutu: “Isı adası etkisi.”
Beton ve asfalt, gündüz güneşin enerjisini emerken, gece boyunca bu ısıyı geri salıyor. Bu nedenle Diyarbakır gibi şehirlerde kırsala kıyasla 5 ila 7 derece daha fazla sıcaklık hissediliyor. Yani köyde 36°C olan hava, şehir merkezinde 42 dereceye çıkabiliyor. Kentin kendisi bir fırına dönüşüyor.
Geceye taşan başka bir sorunla karşı karşıyayız: Tropikal geceler.
Kulağa hoş gibi gelebilir, tatil bölgelerini çağrıştırabilir ama gerçekte tam bir kâbus. Tropikal gece, sıcaklığın gece boyunca 20 derecenin altına düşmemesi demek. Diyarbakır’da artık birçok yaz gecesi 25-30 derece aralığında geçiyor. Bu da vücudun kendini yenileyememesi, yorgunluğun kronikleşmesi, özellikle yaşlılar ve çocuklar için sağlık risklerinin artması anlamına geliyor.
Neden mi bu kadar tehlikeli? Çünkü insan vücudu gece serinleyemezse, gün boyunca biriktirdiği ısıyı dışarı atamaz. Kalp-damar sistemi yük altına girer, bağışıklık zayıflar. Uyku kalitesi bozulur, yorgunluk alışkanlığa dönüşür. Ve bu döngü birkaç gün değil, haftalarca sürebiliyor. Diyarbakır’da artık sadece gündüz sıcağıyla değil, gece uykusuzluğuyla da mücadele ediyoruz.